Doğru, Necati: ”Çelik Abi, ışık gibi insandı!”.
Doğru, Necati:
”Çelik Abi, ışık gibi insandı!”. Sabah, 8 Temmuz 2003.
NECATİ DOĞRU
Çelik Abi,
ışık gibi insandı!
İlk bakışta
Avrupa'da doğmuş, büyümüş, eğitilmiş izlenimi verirdi... Onu yakından
tanımayanlar, beğeni düzeyi çok yüksek, aşırı derecede seçkinci bir burjuva
entellektüeli sanırlardı. Oysa asla aşağılık kompleksine düşmeden,
züppeleşmeden, medeniyete, bilimselliğe, yüksek kaliteye sırtını dönmeden yüzde
yüz yerli kalarak "çevresine değer katan" dünya kalitesinde biriydi.
Avrupa'ya çalışmaya giden işçilerin, tatile gelişlerinde ödedikleri gümrük
sigorta primi (triptik) toplayan Türing Kurumu'nun başına geçince, bu parayı
holdinglerin ucuz kredi olarak yutmalarını önledi.
İşçiden
toplanan parayı...
Kimseye
yedirmedi.
Kendi de
yemedi.
Bu parayı
İstanbul halkının kültürel zenginliği için kullandı.
****
Gazetelerde
yazılan Yıldız Parkı'nda Malta Köşkü, Çadır Köşkü, Pembe Sera, Yeşil Sera,
Yıldız Kır Kahveleri, Emirgan Parkı'nda Sarı Köşk, Beyaz Köşk, Pembe Köşk,
Çubuklu'da Hidiv Kasrı, Sultanahmet'te Yeşil Ev, El Sanatları Çarşısı, Sarnıç,
Soğuk Çeşme Sokağı, Konukevi, Fatih'te Kariye Camii, Kadıköy'de Fenerbahçe
Parkı, Büyükada'da İtalyan Köşkü ve İskelesi, Çamlıca Tepesi, Safranbolu'da
Kültür Evi ve en son Bebek İskelesi birer mezbelelikti. Çöplüktü, yıkık,
haraptılar. İşçi parasını bu eserlere yatırdı, onları birer yüzük taşı gibi
imar etti, dünyaya sundu.
****
Çelik
Gülersoy, bütün bunları yerli mühendislerle, mimarlarla, taş ustalarıyla,
işçisiyle, kumaşçısıyla, perdecisiyle yaptı. Tek bir ithal kalem mal
kullanmadı. Avrupa kurumları; "Avrupa'nın en başarılı Kültür Mirasını
Koruma Örneği" olarak bu eserlere 1980'de ve 1984'de iki kez birincilik
verdiler. Bunları başaran ekibin lideri olarak Çelik Gülersoy'u da
"Gelecek Yüzyıla Işık Tutan En Seçkin 500 Avrupalıdan Biri" ilan
ettiler. Çelik Gülersoy'un 73 yıllık ömründe yüzde yüz yerli kalarak ürettiği
bu dünya kalitesi; eğitimde, sağlıkta, adalette, şehircilikte, siyasette
yaygınlaşsaydı Türkiye'nin Avrupa'dan bir eksiği kalır mıydı?
Çelik Abi'yi
özleyeceğim!
****
Melih Aşık,
Yalçın Pekşen ve ben, her ay bir öğlen sonunda Çelik Gülersoy'la bir araya
gelip, çay içer, konuşurduk. Mevsim baharsa... Yıldız Parkı'nda Beyaz Köşk'ün
terasında... Ya da Fenerbahçe Parkı'nda... Çamlıca Tepesi'nde... Mevsim kış ya
da sonbaharsa Yeşil Ev'de... Konukevi'nde buluşurduk.
Biz ona
"Çelik Abi..." derdik.
O bizi
"Gazeteci dostlarım..." diye çağırırdı. Nazik konuşmak, doğruluk,
ülke sevgisi, samimiyet, bilmediğini sormak, kaprissiz, kibirsiz, zekanın,
bilginin, yerli yerine oturtulmuş benzetmelerin hepsini biraraya toplayarak
anlatırdı Çelik Abi...
****
Ben
Sultanahmet'te şimdi oturduğum eve taşındım, onunla komşu oldum. 3 yıldan beri
Melih ve Yalçın'a göre onu daha çok görüyordum. 17 yıl önce tanımıştım onu...
17 yıl önce TV'lere çıkıp "parçalı kırılacak... Hayır bütün kırılacak...
Merkez Üssü Yalova olacak..." diye sabaha kadar tartışan deprem profesörlerimiz
yoktu. 1985 yılında İstanbul'un tarihi bilgisinden hareketle "büyük bir
depremin gelmekte olduğunu..." ilk haber veren Çelik Gülersoy olmuştu.
Jeologlar bu uyarıya rağmen uzunca süre sustular. Ne zaman ki, Adapazarı,
İzmit, Yalova, Avcılar sallandı; "büyük facianın kapıya
dayandığını"nı herkes söylemeye başladı.
Çelik Abi
ışık gibi insandı...
Mesajlarınız
için: ndogru@sabah.com.tr
Yorumlar
Yorum Gönder