Metin, Pervin: “İstanbul’un gözü yaşlı”. [Yazarlar]

 

Metin, Pervin: “İstanbul’un gözü yaşlı”. Sabah, 7 Temmuz 2003. http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:cwMJp1KtU1kJ:arsiv.sabah.com.tr/2003/07/07/g01.html+&cd=1&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

 

İstanbul'un gözü yaşlı

İstanbul'a gönül vermiş, tüm yaşamını şehirdeki tarihi yapıları ve mekanları hayata kazandırmaya adamış Çelik Gülersoy, yakalandığı pankreas kanserine yenik düştü

O tam bir İstanbul aşığıydı... Kendini bu şehri güzelleştirmeye, tarihi eserlerini korumaya adamıştı. İstanbullar'ın Çelik Gülersoy'u 73 yaşında yakalandığı Pankreas kanseri nedeniyle hayata veda etti. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Gülersoy dün Büyükada'da dinlediği klasik müzik konserinde, akşam 20.30 sıralarında fenalaşarak, Şişli'deki Osmanoğlu Hastanesi'ne kaldırıldı. Sabaha karşı 04.00'de yaşamını yitiren Gülersoy, öleceği son ana kadar kanser olduğunu bilmiyordu. Bundan 1.5 ay önce aşırı zayıflama ve halsizlik nedeniyle 15 yıllık arkadaşı ve doktoru Vecihi Demiral'a gitmişti. Yapılan kan testinin ardına şeker hastası olduğu anlaşılan Gülersoy'un, çektirdiği akciğer filminde ise acı gerçek ortaya çıkmıştı. Ancak o ölene kadar sadece şeker hastası olduğunu bildi.

 

"SÖYLEYEMEDİM"

Dr. Vecihi Demiral onun hastalık sürecini şöyle anlatıyor "Kan testinde şeker hastası olduğunu gördüm ama bir de ciğer filmi çektirmesini istedim. Önce su birikintisi ortaya çıktı ve akciğerinden iki litre su boşalttık. Daha sonra çektirdiğimiz tomografilerde malesef pankreasta tümör olduğunu, bunun da ciğerine sıçradığını gördüm. Bu hastalığın dünyanın hiçbir yerinde tedavisi yoktur. Kemoterapi yaparken bile ona gerçeği söylemedik. Onun kemoterapi olduğunu bilmiyordu. Pankreası güçlendirmek için yaptığımızı sandı. Morali bozulsun istemedik."

 

KONSERDEN ÇIKINCA FENALAŞTI

Kemoterapinin yapıldığı cumartesi akşamı Gülersoy ile birlikte Büyükada'da klasik müzik konseri dinlediğini söyleyen Demiral, "İyi sayılırdı ama boyun ağrıları çekiyordu. Ağrıları artınca konser öncesi ilaç verdim ama işe yaramadı. Konseri dinlerken hastalığıyla mücadele ediyordu. Suyu yükseldi 750 cm küp su boşalttık. Hemen ambülans geldi ve konuşarak ambülansa koyduk ve tekneyle gitti. Bu onu son görüşüm oldu. 15 yıllık dostuydum. Çok şey paylaştık. Nadir bulunan, derin tarihi bilgileri olan biriydi. Özellikle Büyükada için büyük hizmet verdi. Türkiye için büyük bir kayıp. Sultanahmet'te yalnız yaşıyordu ama hiç yalnız kalmadı. Avustralya'dan kitaplarını okuyan biri Türkiye'ye sadece onunla tanışmak için gelmişti. O böyle biriydi. Ölümden korktuğu için son ana kadar hissettirmedim hastalığını" diye konuştu.

 

Onun hastalığını bilen üç kişiden biri olan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kemal Altınkaş da Gülersoy'un hastalığının çok çabuk seyrettiğini belirterek acısını şu sözlerle dile getirdi; "Tedavisi imkansız bir hastalıktı. Çok çabuk ilerledi. Tedavi sınırlarını aşmış bir tablo içindeydi. Fenalaştığında ben de yanındaydım. Birlikte konser dinleyecektik. Onun yok olup gittiğine hala inanamıyorum. Hepimiz büyük bir tarih bilginini kaybettik. Acımız sonsuz".

 

Yazar Burçak Evren

 

Onu küstürüp kırmışlardı

Çok değerli bir insan. Turing'in kuruluşundan sonra başına geçti ve çok çalıştı. Ama ne yazık ki pek çok başarılı işe imza attıktan sonra, gelirleri elinden alınarak, restorasyonunu yaptırarak kullanıma açtığı köşkleri, kasırları elinden alarak engellendi. Bugün İstanbul'un gezilecek görülecek ne kadar tarihi eseri, köşkü, yalısı, sarayı varsa pek çoğu Çelik Gülersoy'un sayesinde bu hale getirilmiş, onun sayesinde hayat bulmuştur.

 

Prof. Dr. Semavi Eyice - Bizans Tarihçisi

 

Tarih adına büyük bir kayıp

Çelik Gülersoy'u gençliğinden beri tanırım. Turing'in kurucusu ve yöneticisi Reşit Saffet Atabinen, Gülersoy'u yetiştirdi. Onun kültürünü aldı. Çok geniş kültürü vardı. Çok çalışkan ve gayretli bir tarafı vardı. Çok güzel işler yaptı İstanbul ve tarih adına. Binaları restore ettikten sonra onların içini yine o binanın tarihine uygun döşüyordu. Ancak başı son zamanlarda belaya girdi. Çok sıkıntı çekti. Böyle bir insan bir daha dünyaya gelmez. Tarih için büyük bir kayıp.

 

Bu kent onun her şeyiydi

Çelik Gülersoy 23 Eylül 1930 yılında jandarma komutanı babasının doğu hizmeti sırasında Hakkari'de doğdu. On beş gün sonra bölgeyi kasıp savuran bir kar fırtınasında yola çıkan aile, üç yıl sonra İstanbul'a gelip yerleşti. Çelik Gülersoy, 1958'de İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

 

Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun çeşitli hizmetlerinden sonra 1965'de genel müdürü oldu. Bu kuruluşu baştan başa organize ederek ulusal bir çapa kavuşturdu ve ün yapan bir dizi parklar, restorasyonlar, teknik servisler ve film hizmetlerini gerçekleştirdi. Kendi kurduğu İstanbul Kitaplığı'ndan yararlanarak bir çok eser yayımladı.

 

İstanbul'da özellikle tarihi köşklerle ilgili çalışmaları İstanbullular'ın gönlünde ayrıcalıklı bir yere sahip olmasını sağladı. Ancak Gülersoy'un çalışmalarını destekleyenler kadar yanlış bulup engellemeye çalışanlar, eleştirenler de vardı. İstanbul'dan sonra ikinci keşfi de Kastamonu oldu. Kentin ekolojik ürünlerini İstanbullular'a tattırdı. Türkiye Kültür Bakanlığı şeref plaketi ile İtalya ve Fransa cumhurbaşkanlarının şövalye ve ulusal takdir nişanlarına sahipti. Karadeniz ve Boğaziçi Üniversiteleri fahri doktoru idi.

Pervin METİN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çelik Gülersoy’un Vefatından sonra hakkında yayınlananlar (6.7.2003 - )

Köpüklü, Mehmet: “Çelik Gülersoy'un mirası mahkemelik”.