Aziz İstanbul Bizim İstanbul. Milli Gazete. 28.12.2005.

 

Aziz İstanbul Bizim İstanbul. Milli Gazete. 28.12.2005.

İstanbul, Kur an-ı Kerim de "Beldetün tayyibetün" diye methedilmiş bir belde...Kâinâtın Efendisi nin, "Konstantiniyye (İstanbul) mutlaka feth olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır, onu fetheden asker ne güzel bir askerdir." diye ümmetine hem hedef gösterdiği, hem fethini müjdelediği bahtiyar şehir...İstanbul asırlar boyunca Müslümanların sevdâsı olmuş. Peygamber Efendimizi (asm) aylarca evinde misafir eden, mihmandarlığını ve sancaktarlığını yapan Hz.Ebû Eyyube l Ensari (Halid İbni Zeyd) Hazretleri bu sevdâ ile cihad ordusuna iştirak etmiş. Nice İslam kahramanı bu sevda uğruna yola çıkmış, bir kısmı surların dibinde şehid düşmüş.En nihayetinde 29 Mayıs 1453 de İslâmiyetle müşerref olmuş. Kâinatın Sahibi Rabbü l Âleminin hükümlerini hâkim kılmak isteyen mücahidlere sinesini açmış. Konstantiniyye "İslambol" olmuş. Sonraları Muhammed e Mehmed denilişi gibi İslambol a da İstanbul denilmiş...Nice şairler, edibler İstanbul sevdasını dile getirmişler. Mesela bir şâir, "Bu şehri stanbul ki bîmisli bahâdır/ Bir sengine yekpâre acem mülkü fedâdır." Diyerek bir tek taşına bütün ecnebi diyarını, bütün Avrupa yı fedâ edeceğini belirtmiş. Yahya Kemal şair hassasiyetiyle şunları terennüm etmiş: "Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul! / Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. / Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! / Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre değer."Necip Fazıl, "Canım İstanbul" diye başlayarak İstanbul sevdasını şöyle dile getirmiş:"Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; / Servi, endamlı servi, âhirete perdelik... / Bulutta şaha kalkmış Fatih ten kalkma kır at; / Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... / Şehadet parmağıdır göğe doğru minare; / Her nakışta o mânâ; Öleceğiz ne çare? / Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; / Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... / O mânâyı bul da bul! / İlle İstanbul da bul! / İstanbul...İstanbul..."İstanbul, İslam şehri... Yüzlerce camileri, mescidleri; düzinelerle medreseleri, tekkeleri, zaviyeleri; binlerce vakıf eserleri ve birçok makberistanı ile bir İslam şehri..."Şimdi durup dururken bu İstanbul yazısı da nereden çıktı?" diyenlere/ diyeceklere peşinen söyleyelim: Böyle bir yazı "durup dururken" yazılmadı. Yıllardır devam eden kıpırdanmalar, depreşmeler, kalkışmalar üzerine yazıldı. Bizans Surlarının habire tamir edilmesi, Patrikhane civarındaki evlerin satın alınıp restore edilmesi, Karaköy, Zeytinburnu gibi sahillerin yabancılara satılması ve satılmak istenilmesi, İstanbul un "İslam" kimliğinin kökten silinmek istenilmesi planlarının iyice su üzerine çıkması üzerine yazıldı. Çelik Gülersoy un, "İstanbul u bize bırakmazlar, bırakmayacaklar" sözünün gözle görülür hale gelmesi üzerine yazıldı. Bu yazı, Aziz İstanbul u, Bizim İstanbul u, daha doğrusu bizim İslambol u hasretle kucaklayıp sahip çıkmaya dâvet yazısıdır. İnşaallah devamı gelecektir...                                                        

https://www.milligazete.com.tr/haber/1074332/aziz-istanbul-bizim-istanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çelik Gülersoy’un Vefatından sonra hakkında yayınlananlar (6.7.2003 - )

Köpüklü, Mehmet: “Çelik Gülersoy'un mirası mahkemelik”.