Ferda Keskin: Sosyal tablo bu. Birgün, 21.7.2007

 

Ferda Keskin: Sosyal tablo bu. Birgün, 21.7.2007

Çelik Gülersoy'un dördüncü ölüm yıldönümü münasebetiyle geçen pazar bu köşede kısaca onun hayat hikâyesini, Turing'in başındayken yaptığı hizmetleri ve onu engellemeye çalışanları anlatmıştım. Bu yazıya Bu yazıya iki karşılık geldi. Bülent Ağaoğlu adında bir arkadaş gönderisinde; "Maalesef bir kültür kahramanının ismi unutuluyor, unutturuluyor. Yazınızı bu sürece bir direniş olarak algıladım" diyordu. İkinci tepki üniversite mezunu olduğunu söyleyen bir gençten geldi; "Çelik Gülersoy da kim? Turing ney ki?" diye sormuş.

 

Halbuki bana Çelik Gülersoy'u, İstanbul için yaptıklarını ettiklerini anlatmak, okura "Şaban" muamelesi yapmak gibi zul geliyordu. Meğer yanılıyormuşum. Bu arkadaşa "Hiç Çamlı-ca'ya gittin mi?" diye sordum. Gitmiş, Emirgan ve Yıldız korularında da dolaşmış, hatta Çubuklu'daki Hıdiv Kasrı'nda bir düğüne bile misafir olmuş. Fakat Çelik Gülersoy'u bilmiyor. Bu durumda insanda "pes" diyecek mecal bile kalmıyor. Rahmetlinin sık sık söylediği gibi: "Sosyal tablo bu".

 

Bilenlerin affına sığınarak, merak edenler ve hiç bilmeyenler için tekrarlayacağım: Çelik Gülersoy diye bir adam vardı. Talih ona "Turing" adında altın yumurtlayan bir tavuk vermişti: Bu "özerk" kurum, araba sahiplerinden alınan vergilerle turizm-tanı-tım faaliyetleri yapmak üzere kurulmuştu. Cumhuriyetle yaşıt kurum, 1947 yılından itibaren Çelik Gülersoy'un yönetimindeydi. Öldüğü tarih olan 6 Temmuz 2003'e kadar da onun yönetiminde kaldı.

 

Çelik Bey tam 60 yıl kurumun tüm gelirlerini İstanbul için harcadı. Ta ki Turgut Özal'ın prenslerinden Adnan Kahveci'nin hazırladığı bir yasa değişikliği ile Turing gelirlerine el konuncaya kadar. Bu zamana kadar Turing'in kazanç ve başarılarına göz diken Nejat Eczacıbaşı'nı, belediye başkanlarından Aytekin Kotil'i, Nurettin Sözen'i, Bedrettin Dalan'ı mağlup eden Gülersoy, yasa tanımaz Özal devrinde göçertilmişti. Sonra Recep Tayyip Erdoğan geldi ve gerisi malumunuz (malumunuz mu?).

 

Geçen haftaki yazım bu cümle ile bitiyordu. Bu yazımda size Çelik Beyin eserlerini, kitaplarını ve bunların başına gelenleri anlatmaya sözvermiştim. Ancak geriye kalan yer o kadar az ki, Kariye Müzesi'ni, Yıldız Korusu'ndaki Malta, Çadır ve Sarı köşkleri, Emirgan Korusu'nda Sarı, Pembe ve Beyaz köşkleri, Çubuklu'daki Hidiv Kasrını, Çamlıca'daki kahveyi, Fenerbahçesi'ni, Edirne'de Kapıkule Gümrük Kapısını, Safranbolu evlerini, Sultanahmet'te Yeşil Ev'i, Soğukçeşme Sokağı pansiyonlarını, yine aynı sokakta yer alan özel kitaplarını bağışladığı İstanbul Kitaplığı'nı buraya sığdırmak imkânsız. Üstelik daha yazdıkları var. Bu da aynı konuya önümüzdeki hafta yine devam edeceğiz anlamına geliyor.

 

Çelik Gülersoy'u kaybettiğimiz yaz Nokta ve Aktüel gibi dergilerin mucidi Ercan Arıklı'nın da son yazıydı. Hatırlayanlar tanıktır; peş peşe gelen bu iki ölümün ardından o yaz medyada hadsiz timsah gözyaşları akıtılmıştı. Mesela Arıklı için taziyeler hep şu satırla başlıyordu: "Beni o keşfetti!", "Ben onun sayesinde varım!", "Bir gün beni odasına davet etti, viski ikram etti" v.s. Çelik Bey'in ardından yazanlarsa nostaljinin belini getirmişlerdi.

 

İki rahmetlini ortak özelliği, ikisinin de halkta pek hazzetmediğiydi. Gerçi Ercan Bey Erzincanlı bir köylüydü, hatta heyecanlıyken ve asabileşince şiveli konuşurdu ama Fransa'da okumuştu. Çelik Bey'i ise halkın acımasızlığı, vurdum duymazlığı ve kara cehaleti korkuturdu.

 

Hal böyleyken "takdir-i ilahi" ikisini de halkın elinden teslim aldı. Birini Mecidiyeköy'de karşıdan karşıya geçerken halk otobüsünün altında, öbürü-nüyse bir balıkçı teknesinde kucakladı.

 

Disiplin adamı dakik Çelik Beyin ölümü, her zaman alay ettiği, hatta aşağıladığı "alaturka" tarzda bir ölüm oldu. Büyükada'da fenalaştığında, deniz ambulansı olmadığı için iskeleden kiralanan alelade bir tekneye konmuş, tekne yarı yolda Bostancı açıklarında arıza yapmış, can çekişen Çelik Bey deryada saatlerce çalkalanıp durmuştu.”         

https://www.birgun.net/haber/sosyal-tablo-bu-9945

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çelik Gülersoy’un Vefatından sonra hakkında yayınlananlar (6.7.2003 - )

Köpüklü, Mehmet: “Çelik Gülersoy'un mirası mahkemelik”.