İlber Ortaylı: “İstanbul Kitaplığı’nın satışı”. Milliyet. 24.4.2015.
İlber Ortaylı: “İstanbul
Kitaplığı’nın satışı”. Milliyet. 24.4.2015.
25
Nisan 2015
Maalesef
Türk Medeni Kanunu’nun son tadilata rağmen, hatta bilhassa bu tip yönüyle zayıf
noktalarından birinin vakıflar faslı olduğuna birçok hukukçu hemfikir. Türkiye’de
vakıflar, kaba tabiriyle, sağlam temele bağlanmış kurumlar değildir. Bir müddet
sonra seçilmiş yönetimin değişikliği, birtakım nakil işlemleri ile vakıfların
içinin boşaldığı görülür. Oysa Batı medeniyetinin ve bir yönüyle mazideki İslam
medeniyetinin en sağlam kurumu vakıftır.
Bizim
vakıflardan daha beter ama önemli görevler yüklenen kurumlarımız vardır. Turing
bunlardandır. Maliye vekillerinin iştahını çeken gelir kalemleri, bu kurum
üzerinde ANAP iktidarından beri müdahaleyi artırdı. Özellikle Çelik Gülersoy’un
bağımsız kişiliği, bilgisiz politikacılarla çatışmaya düştü. En son müdahale
benim hatırladığım kadarıyla Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı sırasında Mustafa
İsen’in dahil olduğu bir grup sayesinde gerçekleştirildi.
Çelik
Gülersoy çalışkan ve titizdi. Kariye Camii’nin etrafı, Sultanahmet’in belirgin
kesimi, Suriçi ve Surdışı mahallerdeki, Çamlıca’daki düzenlemelerine diyecek
yoktur. Aradan 40 yıl geçtikten sonra daha iyi anlıyoruz ki mahvedilen ve her
yeri sadece betonlaşan değil, göklere yükselen heyulalarla dolu İstanbul’da
biraz eski zamanları hatırlayacağımız, nefes alabileceğimiz mekânlar onun
gayretinden geçmiştir. Kendisini zevksizlikle itham eden gürültücü birçok
mimarın bu şehri batırmak için neler yaptıklarını ve neler yapmakta olduklarını
görüyoruz.
Ahbap
bilmeden, duymadan karar
Gülersoy’un
yaptığı en önemli işlerden biri zengin İstanbul Kitaplığı’ydı. Soğukçeşme
Sokak’taki restore edilen binalarda bir İstanbul Kitaplığı kurdu. Gerçi zamanla
Suna-İnan Kıraç’ın Pera Müzesi de bir İstanbul Kitaplığı kurdu ama bu öyle
kendi başına akıbeti için karar verilebilecek bir hazine değildir.
Şehrin
okumuş yazmışları, tarihçileri, mimarları bilmeden, duymadan birkaç ahbap karar
veriyorlar. İstanbul Kitaplığı el değiştirecekse geniş bir uyumla aklı başında
bir kurumun bünyesine devredilir. Bir kütüphane için yangından da beter facia
kitapla başı hoş olmayanların onun üzerinde karar vermeleridir.
Son
duyum kütüphane binasının otel olarak kiraya verileceği. Kitaplar ne olacak?
Nereye taşınıyor? Küratörler kim ve ne diyor, hepsinin cevabının verilmesi
gerekir. Bu nadir kitaplar milyonlarla ölçülecek değerdedir ve bu kitapları bir
araya getirmek çok zordur. Türk kültürü nereye gidiyor; vakıf denen kurumların
bu hali nedir? Murat Bardakçı’nın çarşamba günü yazdığı görüşlerine katılmamak
güç. Baştakiler konuşuyor; “Çok az okuyucu var.” Bugün yoksa yarın vardır. En
cahil kütüphanecilik “Okuyucu gelmiyor” veya “Bu kitap hiç okunmuyor”
gerekçesiyle raf temizlemektir. Hazin bir gelişme; çeyrek çepelek eğitimimiz bu
gibi kütüphanelerin değerini ezbere meblağlarla idare etmektedir. Oysa kitap
değerini pek nadir uzmanlar uzun tespitle ortaya koyabilirler, o da
spekülatiftir.”
Yorumlar
Yorum Gönder