“İstanbul’u ‘dönüştüren’ adam: Çelik Gülersoy”. Milliyet, 6.7.2013.
İstanbul’u ‘dönüştüren’ adam: Çelik Gülersoy
07.07.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nezih Başgelen / Çelik Gülersoy’un ardından - 1
Yaşamını İstanbul’un güzelleşmesine, tarihi değerlerinin korunmasına adamış bir İstanbul âşığıydı Çelik Gülersoy... 6 Temmuz yani dün Gülersoy’un aramızdan ayrılışının onuncu yıldönümüydü. Bu yazıdizisiyle Gülersoy’un İstanbul’da iz bırakan hizmetlerini ana hatlarıyla anımsatmak istedik
Çelik Gülersoy; 1977’den itibaren İstanbul’da birbiri ardına düzenlenip halka açılmış yeşil alanlarla, onarılıp fonksiyon verilmiş tarihsel yapılarla kültür alanında büyük dönüşümler gerçekleştirmiş bir kültür adamıydı... Turizm, hukuk, edebiyat, şehir ve sanat tarihi alanında bir çok özgün eserler vermiş araştırmacı-yazardı.
Bütün yaşamını İstanbul’un güzelleşmesi, tarihi değerlerinin korunması için adamış, doğaya tutkun bir İstanbul âşığıydı. 5 Temmuz 2003’te Büyükada’da fenalaşmasının ardından 6 Temmuz 2003 sabaha karşı kaybettiğimiz Çelik Gülersoy’u aramızdan ayrılışının onuncu yıldönümünde, bu kısa yazı dizisinde onun İstanbul’da iz bırakan hizmetlerini ana hatlarıyla anımsatmak istiyorum.
23 Eylül 1930’da, babasının Doğu hizmeti sırasında Hakkâri’de doğan Gülersoy’un babası Akif Bey, Ünye’ye kadılar ve müftüler vermiş olan Müftüoğulları ailesindendir. Annesi Münevver Hanım ise Erzurumludur. Aile, 1933’te Cumhuriyetin 10. yılı kutlama şenlikleri sırasında İstanbul’a gelerek önce Kariye Camii yakınında, 1934’den sonra ise Yıldız’da oturmuştur. Öğrenimi sırasında girdiği Türkiye Turing ve Otomobil Kurumunun 1966’da da Genel Müdürü olduğunda bu kuruluşu reorganize ederek, ülkenin ihtiyaç duyduğu hizmetleri kazandırmıştır.
Gülersoy’un altın yılları
İstanbul’daki ilk çevre düzenlemesini 1977’de Edirnekapısı’nda Kariye Camii ve çevresinde gerçekleştiren Gülersoy açısından 1979 yılı başlattığı büyük projelerle adının yurtiçinde ve yurtdışında duyulduğu dönemin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. 1990 yılı ise, hükümetin triptik rejimini ansızın değiştirerek, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun ana gelirini kesmesi açısından olumsuz bir dönüm noktasıdır. Bu açıdan, 1979-1989 arasındaki on yıl, Çelik Gülersoy’un altın yıllarıdır.
Çelik Bey, 1979’da yayınladığı Kapalıçarşı’nın ‘Romanı’ adlı kitabıyla Simavi Vakfı ödülünü aldığı törende hazır bulunan Aytekin Kotil’in şehir konularında Gülersoy’un fikirlerinden yararlanmak istediğini bildirmesi üzerine kendisi ve yardımcılarıyla İstanbul’da bir gezi yaparlar. Çelik Bey Kotil’i Kariye Müzesi, Yıldız ve Emirgan parklarına götürür, harap durumdaki köşklerle, bakımsız parkları göstererek bir işbirliği teklifinde bulunur; Kurum, bütün Yıldız Parkı’nın bakımını üstüne alacak, birkaç köşkü onarıp halka açacak ve 15-20 yıl kullanıp karşılığında ayrıca kira da ödeyecek, parkın gelirleri de belediyeye kalacaktır. Restorasyon masrafları kiradan düşülmeyeceği gibi, ayrıca sigorta da yaptırılacaktır.
Çelik Bey’in sunduğu bütün şartlar, Belediye’nin dolayısıyla kamunun lehinedir. Kotil, iki mukaveleyle, bu tesisleri Kurum’a verdiğinde, Çelik Bey inanılmaz bir gayret ve beceriyle gece gündüz durup dinlenmeden uygulamalara girişir.
Fransa, Gülersoy’a ulusal takdir nişanını Malta Köşkü’nde düzenlenen bir törenle vermişti.
Köşkü ödüllendirmişti
1979 başında Malta Köşkü’nün onarımı dört ay gibi kısa sürede bitirilince ortaya çıkan sonuç herkesi şaşırtmıştır. Malta Köşkü, Kurum’un organizasyonu olan uluslararası bir, kongre ile açılır: Turing Kurumları (AIT) Uluslararası Federasyonu Avrupa Toplantısı. Reşit Saffet Bey’in 1930’da İstanbul’da topladığı bu önemli kongre, 49 yıl sonra yine İstanbul’da toplanmaktadır. Aynı yılın yazında, Yıldız Parkı’ndaki Çadır Köşkü’nün ön ve arka bahçeleri, Emirgan Parkındaki Sarı Köşk de, yine “sihirli bir değnek” değmişçesine yenilenerek halka açılmıştır. Bu mekanlardaki olağanüstü değişimler hemen basının ilgisini çeker ve her cins yayın organında, bu yeni tesisleri tanıtan resim ve yazılar çıkmaya başlar.
1980 yılı yazında bu tesisleri gezen dönemin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan da, Gülersoy’a Kültür Şeref Ödülü vermeyi kararlaştırır, ödül töreni de Çadır Köşkü’nün bahçesinde yapılır. Çalışmalar yurtdışında da duyulmuş ve geniş yankı yaratmıştır. Bunun sonucunda Avrupa Konseyi’ne bağlı bir kuruluş olan Europa Nostra Vakfı bile ilgi duyar ve kendi tarihinde ilk defa, Türkiye’ye bir ödül verir. Ödülün nedeni Malta Köşkü, sahibi de Çelik Gülersoy’dur. Bu gelişmelerin ardından, Fransız hükümeti de Çelik Gülersoy’a ulusal takdir nişanının “Officier” rütbesini verecek, töreni de Malta Köşkü’nde yapılacaktır.
...........................
“İstanbul’u ‘dönüştüren’ adam: Çelik Gülersoy”. Milliyet,
6.7.2013.
Yaşamını
İstanbul’un güzelleşmesine, tarihi değerlerinin korunmasına adamış bir İstanbul
âşığıydı Çelik Gülersoy... 6 Temmuz yani dün Gülersoy’un aramızdan ayrılışının
onuncu yıldönümüydü. Bu yazıdizisiyle Gülersoy’un İstanbul’da iz bırakan
hizmetlerini ana hatlarıyla anımsatmak istedik.
İstanbul’u
‘dönüştüren’ adam: Çelik Gülersoy
Çelik
Gülersoy; 1977’den itibaren İstanbul’da birbiri ardına düzenlenip halka açılmış
yeşil alanlarla, onarılıp fonksiyon verilmiş tarihsel yapılarla kültür alanında
büyük dönüşümler gerçekleştirmiş bir kültür adamıydı... Turizm, hukuk,
edebiyat, şehir ve sanat tarihi alanında bir çok özgün eserler vermiş
araştırmacı-yazardı.
Bütün
yaşamını İstanbul’un güzelleşmesi, tarihi değerlerinin korunması için adamış,
doğaya tutkun bir İstanbul âşığıydı. 5 Temmuz 2003’te Büyükada’da
fenalaşmasının ardından 6 Temmuz 2003 sabaha karşı kaybettiğimiz Çelik
Gülersoy’u aramızdan ayrılışının onuncu yıldönümünde, bu kısa yazı dizisinde
onun İstanbul’da iz bırakan hizmetlerini ana hatlarıyla anımsatmak istiyorum.
23
Eylül 1930’da, babasının Doğu hizmeti sırasında Hakkâri’de doğan Gülersoy’un
babası Akif Bey, Ünye’ye kadılar ve müftüler vermiş olan Müftüoğulları
ailesindendir. Annesi Münevver Hanım ise Erzurumludur. Aile, 1933’te
Cumhuriyetin 10. yılı kutlama şenlikleri sırasında İstanbul’a gelerek önce
Kariye Camii yakınında, 1934’den sonra ise Yıldız’da oturmuştur. Öğrenimi
sırasında girdiği Türkiye Turing ve Otomobil Kurumunun 1966’da da Genel Müdürü
olduğunda bu kuruluşu reorganize ederek, ülkenin ihtiyaç duyduğu hizmetleri
kazandırmıştır.
Gülersoy’un
altın yılları
İstanbul’daki
ilk çevre düzenlemesini 1977’de Edirnekapısı’nda Kariye Camii ve çevresinde
gerçekleştiren Gülersoy açısından 1979 yılı başlattığı büyük projelerle adının
yurtiçinde ve yurtdışında duyulduğu dönemin başlangıcı olarak
değerlendirilebilir. 1990 yılı ise, hükümetin triptik rejimini ansızın
değiştirerek, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun ana gelirini kesmesi
açısından olumsuz bir dönüm noktasıdır. Bu açıdan, 1979-1989 arasındaki on yıl,
Çelik Gülersoy’un altın yıllarıdır.
Çelik
Bey, 1979’da yayınladığı Kapalıçarşı’nın ‘Romanı’ adlı kitabıyla Simavi Vakfı
ödülünü aldığı törende hazır bulunan Aytekin Kotil’in şehir konularında
Gülersoy’un fikirlerinden yararlanmak istediğini bildirmesi üzerine kendisi ve
yardımcılarıyla İstanbul’da bir gezi yaparlar. Çelik Bey Kotil’i Kariye Müzesi,
Yıldız ve Emirgan parklarına götürür, harap durumdaki köşklerle, bakımsız
parkları göstererek bir işbirliği teklifinde bulunur; Kurum, bütün Yıldız
Parkı’nın bakımını üstüne alacak, birkaç köşkü onarıp halka açacak ve 15-20 yıl
kullanıp karşılığında ayrıca kira da ödeyecek, parkın gelirleri de belediyeye kalacaktır.
Restorasyon masrafları kiradan düşülmeyeceği gibi, ayrıca sigorta da
yaptırılacaktır.
Çelik
Bey’in sunduğu bütün şartlar, Belediye’nin dolayısıyla kamunun lehinedir.
Kotil, iki mukaveleyle, bu tesisleri Kurum’a verdiğinde, Çelik Bey inanılmaz bir
gayret ve beceriyle gece gündüz durup dinlenmeden uygulamalara girişir.
İstanbul’u
‘dönüştüren’ adam: Çelik Gülersoy
Fransa,
Gülersoy’a ulusal takdir nişanını Malta Köşkü’nde düzenlenen bir törenle
vermişti.
Köşkü
ödüllendirmişti
1979
başında Malta Köşkü’nün onarımı dört ay gibi kısa sürede bitirilince ortaya
çıkan sonuç herkesi şaşırtmıştır. Malta Köşkü, Kurum’un organizasyonu olan
uluslararası bir, kongre ile açılır: Turing Kurumları (AIT) Uluslararası
Federasyonu Avrupa Toplantısı. Reşit Saffet Bey’in 1930’da İstanbul’da
topladığı bu önemli kongre, 49 yıl sonra yine İstanbul’da toplanmaktadır. Aynı
yılın yazında, Yıldız Parkı’ndaki Çadır Köşkü’nün ön ve arka bahçeleri, Emirgan
Parkındaki Sarı Köşk de, yine “sihirli bir değnek” değmişçesine yenilenerek halka
açılmıştır. Bu mekanlardaki olağanüstü değişimler hemen basının ilgisini çeker
ve her cins yayın organında, bu yeni tesisleri tanıtan resim ve yazılar çıkmaya
başlar.
1980
yılı yazında bu tesisleri gezen dönemin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan da, Gülersoy’a
Kültür Şeref Ödülü vermeyi kararlaştırır, ödül töreni de Çadır Köşkü’nün
bahçesinde yapılır. Çalışmalar yurtdışında da duyulmuş ve geniş yankı
yaratmıştır. Bunun sonucunda Avrupa Konseyi’ne bağlı bir kuruluş olan Europa
Nostra Vakfı bile ilgi duyar ve kendi tarihinde ilk defa, Türkiye’ye bir ödül
verir. Ödülün nedeni Malta Köşkü, sahibi de Çelik Gülersoy’dur. Bu gelişmelerin
ardından, Fransız hükümeti de Çelik Gülersoy’a ulusal takdir nişanının
“Officier” rütbesini verecek, töreni de Malta Köşkü’nde yapılacaktır.
https://www.milliyet.com.tr/gundem/istanbul-u-donusturen-adam-celik-gulersoy-1733277
Yorumlar
Yorum Gönder