Kul Hakkı Yemek! Üzüm Kanı İçmek! 2.9.2008.


Kul Hakkı Yemek! Üzüm Kanı İçmek!  2.9.2008.

https://forum.memurlar.net/konu/522505/

Her yıl Ramazan yaklaştıkça ?içki satan büfeci ucu çivili sopayla dövüldü? türü haberler çoğalır. Büyük kentlerin belediyeleri de ?içki satmayan lokanta ve sosyal tesis açmayı? hızlandırır.

Din, içkiyi haram kılıyor.

Ramazan geldi.

Seçimler de yaklaşıyor.

Belediye politikacısı, ?ne kadar imanlı biri olduğunu, din sevgisiyle dolu bulunduğunu? gösterecek ve ?din üzerinden oy toplama avcılığı? fırsatını kurnazca kullanacak. Bekleyin! Din polisliği yapıldığını akla getiren haberler, Türkiye?nin her yanından yağmur gibi yağmaya başlayacak.

Büfeci içki satıyor.

Çivili sopayla dövülecek.

Birisi oruç yiyor.

Saldırıya uğrayacak.

Balık lokantası iftarda rakı veriyor.

Camları aşağıya indirilecek.

Polis kayıtlarına ise ?içki sattığı için... Oruç yediği için... İftar saatinde rakı verdiği için? değil... Kitabına uydurulmuş nedenlerle geçecek ve ayrımcılık şaha kalkacak.

İstanbul?da dünyada eşi benzeri olmayan bir doğa manzarasına sahip Salacak-Harem arasında belediye olarak lokanta inşa eder ve tabelasına da ?Halka Açık Balık Lokantası? yazarsan, ?Türkiye?nin kentleri ile kasabalarını Ramazan ayında İran?ın kentleri ile kasabalarına benzetir, inananlar ve inanmayanlar? ayrımcılığına itersin.

Dine saygı bu mu?

Vatandaşı, ?içenler ve içmeyenler, oruç tutanlar ve oruç yiyenler? diye ayırarak ve oruç tutmayanları ?ötekileştirerek? gerçekten ?kötülüklerin anası sayılan içkiden? gençleri ve halkı korumak mümkün olabilir mi?

Olsaydı!

İran?da Humeyni başarırdı.

Boğaz?ın her iki yakasında yüzlerce içki satan balık lokantası varken siz belediye olarak ?Halka Açık Balık Restoranı? işletmeciliğine başlarsanız aslında bu, her dinin günah, haram, yasak saydığı ?kul hakkı yemeye? girer. Kentin elde kalmış son güzel arsalarını Arap krallarına, Dubai şeyhlerine devredip özelleştirirken, belediyenin ?itfaiye erlerini, zabıtasını, temizlik, yol bakım işçisini, İSKİ?nin kanalizasyon bakım hizmetini özelleştirirken içki vermeyen balık lokantası işletme devletçiliği yaparsanız? bunun adı insan hakkı yemek olur.

Ayrımcılık olur.

Ötekileştirme olur.

Ayrım yapmak!

Kul hakkı yemektir.

İçki içen biri de çıkar.

Sen insan hakkı yersin.

Ben üzüm kanı içerim.

Günah hangimizde!

Diye bağırır, söyler.

Söyleme hakkı doğar.

Benim de yazı hakkım oluşur. Malta Köşkü, rahmetli Çelik Gülersoy?un, İstanbullular, kalite züğürtlüğüne düşmeden kentin güzelliklerini yaşasın diye yüzde yüz halkçı anlayışla yaptığı ?içki içen-içmeyen herkese açık? bir sosyal tesisti. Tayyip Erdoğan İstanbul?a Belediye Başkanı oldu, Malta Köşkü?nün yönetimi belediyeye geçti. İçki satışı yasaklandı.

Sonra şunlar oldu:

Malta Köşkü?nün işletmesi özelleştirildi, partiye ve Genel Başkan?a yakın Hasan Dağlı adlı bir işletmeciye devredildi. İçki servisi başladı. Fakat işletme zarar edince, zararlarıyla birlikte, yeniden belediye yönetimine alındı.

Devletleştirildi. İçki yeniden yasaklandı.

Belediyeler, her şeyi özelleştirirken lokantacılığı niçin devletleştiriyor? Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi?nin Pendik?ten Halkalı?ya 30?a yakın sosyal tesisi var. Lokantalar ve sosyal tesisler etten ekmeğe, meyveden sebzeye milyonlarca ton malzemeyi kimden, hangi kriterlere göre alıyor? Sosyal tesislerle lokantalar yılda kaç milyar lira zarar ediyor?

Bilen yok, soran yok.

Belediyenin lokantaları ve sosyal tesisler, vergi vermez, elektriği, suyu, doğalgazı ucuz tarifeden öder. Böylece vergisini veren ve elektriği, suyu, doğalgazı yüksek tarifeden ödeyen lokantacı esnafına karşı haksız rekabete girerek ?kul hakkı? yemiş olurlar.

Şimdi soruyorum:

Siz kul hakkı yersiniz!

Biz üzüm suyu içeriz!

Söyleyin, günah hangimizde!

Necati Doğru


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çelik Gülersoy’un Vefatından sonra hakkında yayınlananlar (6.7.2003 - )

Köpüklü, Mehmet: “Çelik Gülersoy'un mirası mahkemelik”.