Önder Küçükerman: Çelik Gülersoy Ne Yapmak İstiyordu?
Çelik Gülersoy Ne Yapmak İstiyordu?
KOPAN '… ALTIN ZİNCİRİN… ' HALKALARINI BİRLEŞTİRMEK Mİ?
Dostu, Önder Küçükerman
24 Mart 1969: Turing’in Cila Kokan Havası
24 Mart 1969 tarihinde bir grup genç üniversite hocasıyla birlikte Turing ve Otomobil Kurumu’na üye olmak üzere davet edilmiştim.
Şişli’deki büroya girince, kokusuyla, mobilyasıyla, ve aşırı bir titizlikle dekore edilmiş değişik bir ortamda olduğumu hatırlıyorum. Eski mobilyalarla döşenmiş odada, özenli masası ve giyimiyle çok şık ve kibar birisi oturuyordu: Turing ve Otomobil Kurumu Müdürü Çelik Gülersoy.
Beni çok etkileyen ve uzun süre düşündüren bu büroyu sonradan hep hatırladım.
1960’lı yıllarda böyle bir kurumun merkezi demek, yepyeni bir mimari, düz renkli halılarla döşenmiş ve moda mobilyalarla dolu salonlar demekti. Güzel sanatlar Akademisi’nde bize böyle öğretilmişti.
Oysa Turing’in Şişli’deki bürosunda duyduğum eski koku, genellikle yıkılmış ahşap binaları röleve ederken veya fotoğrafını çekerken karşılaştığım, bir bakıma bize “…terk edilmişliği…” hatırlatan kokuydu…
O yıllarda hepimizin idealinde, yeni yapılmış olan Hilton Oteli’nin mekanları yatardı. Geniş pencerelerin bütün ışığı içeriye taşıdığı, parlak ve geniş salonlar, bütün döşemeyi kaplayan tüylü ve düz renkli halılar ve hafif bir müzik…
Turing’in merkezi beni gerçekten şaşırtmıştı. Böyle klasik mekanlara İtalya’da, Almanya’da, Fransa’da veya Avusturya’da karşılaşılabilirdi. Ama Türkiye hızla değiştiriyordu kendini…
Böyle bir atmosfer içinde ilk kez karşılaştığım Turing ve Otomobil Kurumu Müdür Çelik Gülersoy’un, “… bambaşka şeyler yapmak isteği hemen hissediliyordu.
Galiba kopan bir “Altın Zincir”in halkalarını özenle birleştirmek istiyordu!
Turing’de “Türk Evi” Konuşmaları
Turing’e üyelik kaydımı yaptırmıştım ama, bizim gibi genç asistanların Turing’le ne gibi bir ilişkisi olacağını da doğrusu anlamamıştım. Bu gibi kurumlara genellikle yaşlı başlı, iş sahibi, otomobilleri olan kişiler daha çok yakışmaz mıydı? Ya da otomobil yarışlarına katılan sporcular?
Bu arada Çelik Bey, Akademi’deki çalışmalarımı sordu. “Geleneksel Türk Evlerinde Odalar” isimli bir tez hazırladığımı söyledim. İlgilendi, hocalarımı sordu. Tez jürimin Utarit İzgi, Sedad Hakkı Eldem ve Hamdi Şensoy olduğunu duyunca daha çok ilgilendi ve çalışmamı görmek istedi.
Bir kez daha şaşırmıştım. Türk evi konusundaki bir tezin Turing’le ne gibi bir ilgisi olabilirdi ki?
Ben sadece bir mimari mirasın ve odalarının neler olduğunu ve bunların içinde nasıl yaşanmış olduğunun temel ilkelerini arıyordum. Oysa Çelik Bey’in yarasına dokunduğumu nereden bilecektim?
Turing Genel Müdürünün, Türk eviyle çok yakından ilgisi beni şaşırtmıştı, ama asıl önemli olan, tezimin Turing tarafından yayımlanması önerisi olmuştu. Aslına bakılırsa sevinmiştim.
Gerçekten de bir yıl sonra kabul edilen tezimin Turing tarafından yayımlanma kararı alındı. Dönemin en iyi matbaalarından olan Apa Ofset tarafından basım hazırlıklarına başlandı. Çelik Bey, bu kitabın kapağı ile bile ilgilenmiş, konunun önemli isimlerden Yurdaer Altıntaş tarafından yapılmasını sağlamıştı.
Buradan şunu anlamıştım ki Çelik Bey, geleneksel Türk eviyle bir üniversite hocası kadar ilgili ve bu konuda çok duyarlıydı.
Tarihi Mirasın Arşivini Oluşturma Özeni
Bütün Anadolu’yu dolaşarak, eşim Gözen’in yardımlarıyla ve zorlukla girilen eski evlerde çekilen fotoğraflar ve rölevelerden oluşan zengin arşivimin Çelik Gülersoy’un dikkatini çektiği açıktı.
Ama birden gördüm ki, Çelik Bey benden kat kat fazlasına sahipti. Üstelik bu fotoğrafları, resimleri ve belgeleri sadece koleksiyon oluşturmak için bir araya getirmiyordu.
Onları “… özenle korunması gereken miras gibi sistemli biçimde düzenliyor, ilerideki bir proje için değerlendirme altına…” alıyordu.
Acaba bu arşiv sadece geçmişe duyulan bir özlem miydi, yoksa Çelik Bey’in “… büyük hayat projesinin bir bölüm başlığı…” mıydı?
Gerçekten de bu “…bölüm başlığı…” birkaç yıl sonra tarihi mirasa karşı ilgisini çarpıcı ürünlere dönüştürmeye başlayacaktı…
Turing’in bir odasında motor sporları, diğer odasında sınırlardaki gümrük alanlarının düzenlenmesi, diğer odasında karayolu kurtarma projeleri konuşulurken, Çelik Bey’in odasında, eski İstanbul’daki çiçeklerin isimleri ve resimleri üzerinde konuşuluyordu.
Kısacası Çelik Gülersoy, bir yandan, çevresinde bu konulara karşı duyarlı ekibi genişletiyor, diğer yandan gelecekteki projelerin temelini atıyordu.
“Altın Zincir”in ilk halkalarını birleştirmeye başlamıştı…
...DEVAM EDİYOR...
https://www.onderkucukerman.com/tr/celik-gulersoy-anisina/
Yorumlar
Yorum Gönder