Pelin Avcı: İstanbul’u Seven, Okuyan Ve Yazan Bir Koleksiyonerin Arşivi – İstanbul Kitaplığı. 20 Haziran 2023
Pelin Avcı: İstanbul’u Seven, Okuyan Ve Yazan Bir Koleksiyonerin Arşivi – İstanbul Kitaplığı. 20 Haziran 2023
https://drive.google.com/file/d/1hcZmQiFcIEAXxmAup3nW0M_q1hLVrNAM/view?usp=sharing
.....................................................................................................................................
Yukarıdaki yazının text hali;
İSTANBUL’U SEVEN, OKUYAN VE
YAZAN BİR KOLEKSİYONERİN ARŞİVİ – İSTANBUL KİTAPLIĞI
o
20 Haziran 2023
Pelin Avcı
Bir şehri sevmek sorumluluk ister. Esnafı ziyaret ister, iyi filmler gösteren sinemalarını, elmalı kurabiyeleriyle ünlü pastanelerini, seyir tepelerini, kalabalık sokaklarını, yıkılan binalarını önemsemek ister. Şehirde kitapçı sayısının artmasını ister. İstanbul Kitaplığı’na baktığımızda Çelik Gülersoy’un İstanbul’a olan sevgisindeki cömertliği hemen anlaşılıyor. Bu şehri yazmayı da sevmiş okumayı da. En önemlisi de İstanbul hakkında bir çok kitap, hikaye, fotoğraf, gravür ve belgeden oluşan tüm arşivini Ayasofya Camisinin ve Topkapı Sarayı’nın yanı başında İstanbul Kitaplığı’nda araştırmacıların hizmetine sunmuş. Arşivdeki belgeleri incelerken ayrıntıları Vakfın Yönetim Kurulu üyelerinden Hayri Fehmi’den dinledik.
İstanbul Kitaplığı nasıl kuruldu?
Vakfımızın kurucusu rahmetli Çelik
Gülersoy 1986 yılında Soğuk Çeşme Sokağı’nın restorasyonu için büyük çaba
harcamış. Türkiye Turing Otomobil Kurumu’nun yöneticisiydi. İstanbul’un tarihi
kültürel mirasının altını çizmek üzere ilginç projeler hazırlamış. Bu
projelerde aktif olarak çalışmış. En önemlisi belki de bu Soğuk Çeşme Sokağı.
Topkapı Sarayı ile Ayasofya arasında çok özel bir nokta burası. Sokağın
restorasyonu tamamlanmaya başladığında büyük ölçüde rekonstrüksiyon bu evler
turizme kazandırılmayı düşünülmüş. Bu evlerin içerisindeki en eski tarihi
belgelere dayanan ve en büyük olanı da kültürel amaçla kullanmışlar.
Dolayısıyla tamamı turizm amaçlı kullanılan bir sokağın içerisinde araştırma
merkezi binası kurmuşlar. Çelik Bey, 1990 yılında da kütüphane için faaliyete
başlamış. 40 yıl boyunca neredeyse biriktirdiği kitapları, fotoğrafları, görsel
arşivi buraya bağışlamış. Sonra 1990’da okuyucuya açılmış ve hizmet vermeye
başlamış.
Burası bir uzmanlık kütüphanesi. Çelik
Gülersoy Vakfı İstanbul Kitaplığı resmi adımız. Tabi bir uzmanlık kütüphanesi
olduğu için araştırmacılar ve uzmanlar geliyor. Kütüphane deyince algılar da
değişiyor. Gençler için bir çalışma ortamı geliyor akıllara. Ama bizim
kütüphanemiz bir araştırma merkezi gibi çalışıyor. İstanbul ile ilgili
konularda çalışanlar Salı ve Perşembe günleri sadece iki gün kütüphanemizi
ziyaret edebiliyor.
Siz Çelik Bey’i şahsen tanır mıydınız?
Ben tanırdım fakat bir muhabbetim yoktu.
Ben kütüphanenin çok eski bir okuyucusuyum. Üç mütevelli tarafından yönetiliyor
kütüphane. Mütevelliden bir tanesi artık yorulduğu için beni yerine varis
olarak bıraktı. Ben devam ediyorum şimdi. Diğer ikisi Çelik Bey’in atadığı
mütevellilerdir onlar o şekilde devam etmeyi tercih ediyor. Çelik Bey
İstanbulluların tabi çok da hatırlayamadığı belki genç kuşağın çok
hatırlamadığı bir isim. Ama eskiler hatırlıyor. Kente hizmet etmeye çok çaba
harcamış bir isim. Tabii ki birçok iş yapmış ve eleştirildiği de olmuş. Ama
tabii ki onun yaptığı bu faydalı işler hala İstanbullular için bir hoş hatıra
olarak yaşıyor. Çelik Bey’in adına Büyükada’da bir kültür merkezi var bir de
Sarıyer’de bir parkın ismine Çelik Bey’in adı verilmiş. Kadıköy Fenerbahçe’de
de Çelik Bey’in hatırasına bir heykel hazırlanmış, anıt dikilmiş.
Çelik Gülersoy koleksiyonu içerisinde
neler yer alıyor?
Kütüphanenin koleksiyonu gayet zengin.
İstanbul eskiliğiyle, zenginliğiyle, farklılığıyla, çeşitliliğiyle hep çok
övündüğümüz bir kent ama onu tanıma konusunda çok iyi olduğumuzu söyleyemeyiz.
Hâlbuki dünyanın neredeyse her dilinde İstanbul konusunda araştırmalar
yapılmış, yayınlar hazırlanmış dolayısıyla da aslında bunlara ulaşmak, bunları
toplamayı hedeflemek çok önemli bir konu. Böylelikle bilginin depolanmasını da
sağlıyoruz. 10.000’den fazla kitabımız var. Fakat tam sayıyı şimdi size
söyleyemeyeceğim çünkü sayımlarımız devam ediyor.
Roma ve Bizans, Osmanlı Tarihi, Etüt- 1
Etüt- 2, Biyografiler, Seyahatnameler, Sefaretnameler, Edebiyat, İstanbul
Rehberi gibi İstanbul araştırmalarını kapsayan 13 bölümden oluşuyor. Bu
sistem Çelik Bey’in şahsi tasnif sistemidir. Ona uygun olarak biz de devam
ediyoruz. Hala kitaplar onun tercih ettiği şekilde yerleştirilmiş durumda ama
tabii ki günün kütüphanecilik koşullarına uygun hale de getirmeye gayret
ediyoruz. Ayrıca fotoğraf ve gravür açısından da zengince bir koleksiyon.
Jerome Vallet’in gravürlerinden Topograf J. Pervitiç haritalarına kadar bir çok
önemli belge bulunuyor.
Koleksiyonun bir kısmı duvarlarda teşhir
ediliyor. Onların bazıları çok ender bulunur. Kentin panoramaları çok
meşhurdur. Haliç Panoramaları hakikaten ilginçtir, özgündür.
Güzel bir köşe daha var farklı bir
duvarda. İstanbul’u Yazanlar yer alıyor bu köşede. Çelik Bey’in kendi çok önem
verdiği isimler. Claude Farrere, Lady Mary W. Montaque, Yahya Kemal, Willy
Spereo, Abdülhak Hamit, Pierre Loti, Said Duhani, Süheyl Ünver, Ahmet Refif
Altınay, Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi birçok önemli isim var bu duvarda.
Edebiyatta hem İstanbul’u anlatanlar hem İstanbul konulu araştırma yapan
yazarlara yer vermiş. İstanbul’a en büyük hizmet veren Reşat Ekrem Koç’un Çelik
Bey için imzaladığı sayfa burada yer alıyor. Abdülhak Şinasi Hisar’ın da
yine kütüphanemizdeki bazı kitapları imzalıdır. Onların imzalı sayfalarından
bazılarını Çelik Bey de buraya eklemiş.
Çelik Bey’in İstanbul üzerine
dokümanları toplamaya başlaması nasıl başlamış?
Çelik Bey hakikatten en gençlik
yıllarında bu işe başlamış. Reşit Saffet Atabinen gibi isimlerden çok şey
edinmiş, öğrenmiş. Turing Otomobil Kurumu’nda çalışmış ve sonrasında yöneticisi
olmuş. İlginç isimlerden edindiği çok sayıda veri var. O veriyle birlikte bize
böyle keyifli hatıralar bırakmış. Araştırma merkezi bu kütüphaneyi İstanbul
için önemlidir. Arşiv konusu sadece “İstanbul” olan bir kitaplık. Bunun
haricinde Suna İnan Kıraç Vakfı’nın İstanbul Araştırmaları Merkezi var.
Büyükşehir Belediyesi’nin Atatürk Kitaplığı içerisinde bir İstanbul bölümü var.
Ama şu anda İstanbul’da iki tane müstakil müessese olarak İstanbul konulu
kütüphanesi olan iki kütüphaneyiz. Bu bence İstanbul için çok önemli. Hiç
şüphesiz daha fazla desteklenmeli, farkındalığın arttırılaması gerekiyor. Bu
bizim de vazifemiz.
İstanbul Kitaplığı’nda yer alan eserlere
dijital olarak ulaşabiliyor muyuz?
Henüz yok maalesef. Ama zannediyorum
sonbaharda dijital arşivi tamamlamış olacağız. Okuyucumuzun kütüphanemizde
dijital tarama şansı da olacak. Alt yapısı hazırlanmış durumda teknik
detayların tamamlanmasını bekliyoruz. Hazırlarsak verilerimizi oraya
yerleştireceğiz ve umarım sonbahardan itibaren daha rahat ziyaret edilecek.
İstanbul Kitaplığı’nın görünürlüğünü
arttırmak için yaptığınız bir proje var mı?
Tabi değişen dünya düzenine ayak
uydurmamız gerekiyor. Çok geç kalmış bir web sitesine ihtiyacımız var. Aynı
zamanda bunun bizim kendimizi ve kütüphanemizi anlatacak bir sisteme kavuşmaya
ihtiyacımız var. Bunun için çaba göstermemiz gerekiyor. Onları yapabilirsek
sanırım çok etkili olacaktır. Gelecekte birtakım İstanbul konulu projelerde de
herhalde çaba harcayacağız. Şimdilik mesela restorasyonlara destek vermeye
çalışıyoruz. Restorasyonla ilgili veri arayanlar da arşivimizi kullanabiliyor.
Birçok kurum arşivimize başvurup projelerinde bunu talep ediyor.
Araştırmalara büyük katkı sağlayan bir
kitaplık burası. Uzmanlık kütüphaneleri çok sayıda okuyucusu olmayan ama
sınırlı sayıda okuyucusuna rağmen ve araştırmacısına rağmen çarpan etkisi kente
çok olan bir yerdir. Tabi modern dünyada kitap, kütüphane, kütüphanecilik
kavramları hiç şüphesiz ciddi anlamda değişiyor. Dijital veriler artık dünyanın
her yerinde kütüphane mekanlarıyla insanlar arasında artık bambaşka bir dünya
oluşturuyor. Rahatlıkla evinizde oturup kütüphanelere, arşivlere
ulaşabiliyorsunuz. Bunun altyapılarına hazırlamak gerekiyor. Biz de şimdi bir
kütüphane olarak onu yapmaya çalışıyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder